KARMA FORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Mehmed UZUN kitapları

Aşağa gitmek

Mehmed UZUN kitapları Empty Mehmed UZUN kitapları

Mesaj  dersimli Perş. Ara. 06, 2007 3:43 pm

Abdalın Bir Günü (Rojek Ji Rojen Evdale Zeynike) (2005)
Abdalın Bir Günü, geleneksel edebiyat içerikleriyle modern edebiyat biçimlerini buluşturan, çok katmanlı, deneysel bir roman.
Sözlü anlatı geleneğinin modern bir üslupla harmanlandığı, geleneksel içeriklerin modern biçimlerle yeniden üretildiği Abdalın Bir Günü'nde, Uzun, ünlü dengbej, Evdale Zeynike'nin trajik yaşamını tek bir günde toplayarak, nesnel zamanı öznelleştirip, bir günü tüm yaşamın özeti haline getirerek, ustalıkla betimliyor.
"Mehmed Uzun'un romanları günümüzde yazılan en iyi romanlardır.
Edebiyata yeni olanaklar getirmiş, birçok ülkede de bu romanlar çok sevilmiştir." ...

**********************
Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi Karanlık (2000)
"Ve on ikinci fersahın sonunda, güneş ışınları sel gibi aktı."
Büyük patlamadan bugüne, aydınlıkla karanlık sürekli yer değiştiriyor. Bir aydınlık karanlığın yerine, bir karanlık aydınlığın yerine geçiyor. İnsanlığın en kadim destanında Gılgamış, güneşin yolunu, güneşin doğuşu yönünde dağdan geçerek izlemeye koyulur. Bir fersah yol alınca, çevresini saran karanlık yoğunlaşır. Işık yok, önünü ardını göremez. Uzun, tehlikeli ve karanlık bir yolculuktan sonra Gılgamış ışığa kavuşur.
Bin yıldan sonra Baz da, aynı fersahlardan geçerek, Dağlar Ülkesi'ne, "karanlık" diyara doğru yola çıkar, ancak ...

**********************
Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi Karanlık (Ronî Mîna Evîne - Tarî Mîna Mirinê) (2006)
Aşka en çok çaresizlerin mi ihtiyacı vardır?
İki çaresiz, yalnız, eksik ve kırgın yürek aynı topraktan olmalarına rağmen yazgılarına yenik düşüp, farklı cephelerde yer alır. Baz devletin derinliklerinde, yalancı bir geçmişle beslenmiş bir komutan, Kevok, üniversiteyi bırakıp sevdiğinin ardı sıra dağları mekan tutan idealist bir genç kız. Ve bununla birlikte akıp giden, bir halkın makus talihi ve gelecek işaretleri. Yazgıları, onları en umulmadık zamanda buluşturup ölüme yolcu eder.

**********************
Bir Dil Yaratmak (2002)
"(...) İşte bütün bu eksiklikler, gecikmişlikler, bastırılmışlıklardan söz ediyor "Bir Dil Yaratmak" adlı kitabında Mehmed Uzun ve yalnızca romanları ile değil, halkının yitirilmeye yüz tutmuş sözlü edebiyat geleneklerinden yaptığı derlemeleri, dil ve edebiyat incelemeleri ile de yakıcı bir kavgayı sürdürüyor. "Nar Çiçekleri", "Kürt Edebiyatına Giriş" ve "Bir Dil Yaratmak" adlı çalışmalarında, bir yandan Kürtçe yazılmış romanların ve Kürt dilini canlandırma çabalarının tarihini aktarıyor, diğer yandan kültürel karşılaşmalar ve Kürt Edebiyatının bugünkü meselelerini tartışıyor Uzun. Böylelikle bir boşluğu doldurma ve bir kültür hareketi başlatma çabası içerisine girerken, "ters yüz edilmiş, unutulmuş bir tarih söz konusudur. Tarihini bilmeyen, tarihini kendisine göre yorumlamayan bir entellektüel hareketin, bir siyasi hareketin başarı şansı yoktur" sözleriyle Kürtlerin tarihlerini bilmeleri gerektiğini de vurguluyor.

***********************

Bir Dil Yaratmak (2006)
“Bir Dil Yaratmak”, Mehmed Uzun'la yapılan ve onun yazarlık macerasını, gelişim noktalarını göz önüne seren röportajlardan oluşuyor. Dünyanın çeşitli ülkelerinden değişik kişilerin yaptığı bu röportajlar, romanları ve denemeleriyle tanınan, yazarlık serüveninde kendi dilini oluşturmayı başarmış bir yazarın fikirleriyle de ne kadar önemli bir yerde durduğunu anlatıyor bize.

*********************
Bira Qedere (2000)
Herkes dimire; bira u birazı, yar u evindar, heval u dost, hogir u regar, nez u nas... hemu dimirin. Dora min jı hat. Niha jı dora min e...
"Bıra Qedere" bi ve bende, bi mirine dest pe dike. Roman ji şanzde fotografan pek te, pistı mirine edi fotograf dipeyivin. fotografen Celadet, malbata Bedirxaniyan. Stenbola destpeka sedsale, seraya Osmanı, Pira Galata, herdu şeren cıhane, rojen surgune li welate xerıbiye, Xoybun, Hawara Kurdi ku ji Xame bilind dibe, çend dimen in ji ve romane. Jiyaneke ji her ali ve, bi xebat, evin, tekili, war u her tişte xwe ve trajik.
Li deve bıreke ew dixustin dema bi girı çave xwe ji jiyane ve vekir, di bireke de ji girt çaven xwe ji jiyane re, le hestiren dibarın ne yen wi bün ve care.
"Bira Qedere" bi form u teknika xwe, avakirin u naveroka xwe di romana Kurdi de radeyeke nu ye.

******************
Dengbejlerim (2001)
Mehmed Uzun, "Dengbejlerim" başlıklı uzun soluklu denemesinde, insanlığın en eski sözel yazın deneyimlerinden birini konu alıyor. Bu, Homeros'tan başlayıp günümüze uzanan ve canlı izleri hala yakalanabilen söylencelerden biridir. Burada anlatılan söylene aktarıcılarının söylencesidir bir yerde. sözün ve dilin anlatımsız tadını yakalayacaksınız burada Mehmed Uzun, "Önce söz ve kalem vardı," diyor...

**********************
Dengbejlerim (2006)
"Özgün bir yazarlık, edebiyat dünyasında özgün bir pencere."
- Tabias Regnell-
"Kadim bir gelenekti seslerin izini sürmek. Ellerinde asaları, sırtlarında abalarıyla hiç bilmedikleri, görmedikleri yerlere doğru yöneldiler. Uzun kış gecelerini mekan bilip, onları ayazdan koruyan arabalarına sarındılar. Yollardaki bütün zorluklara katlanmayı göze alıyorladı. Biliyorlardı ki gidecekleri yerlerde onlara kıymet verilecek. Bitmek bilmez soğuk kış geceleri onların sesleriyle ısınacak ve sabaha varılacaktı. İnce, derinden ve duygu yüklü bir mırıltıyla başlanan hikayeler gecenin bütün yükünü sırtlayacak güçteydi."

*******************
Dicle'nin Sesi (2004)
"...Dicle'nin Sesi, Mehmed Uzun'un en güçlü romanlarından biri. Günümüze tutulmuş bir aynaya benzeyen bu tarihi romanı, 'ötekilerin' ya da 'mağlupların' anlatısı olarak görmek mümkün. Birçok katmana sahip romanda, bir kanon romanda olması gereken herşey var, kişisel dramlar, aşklar, hayal kırıklıkları, mücadeleler, mazlum toplulukların (Kürtler, Keldaniler, Yezidiler, Ermeniler, Yahudiler) başkaldırıları, umutları, mağlubiyetleri, yıkımları, tehcirleri, sürgünleri, iç kavgaları, anlatıları, duyguları, sesleri, müzikleri, Doğu'nun ve Batı'nın edebiyat tarihi, Mezopotamya uygarlıkları, Ege ve Akdeniz, Tevrat, İncil, Kuran, Zerdüştlük, öteki yerel inanışlar... her şey ama her şey mükemmel bir kurgu ve edebi üslupla anlatılıyor... Roman, sadece Kürtler için değil, tüm Ortadoğu için de çok önemli. Çünkü romanın sadece dili değil, anlatımı, üslubu anlatılıyor... Roman, sadece Kürtler için değil, anlatımı, üslubu, teması, estetiği de çok farklı ve çok önemli. Büyük olasılıkla dünya için de çok önemli..."
"Mehmed Uzun'un romanları günümüzde yazılan en iyi romanlardandır. Edebiyata yeni olanaklar getirmiş, birçok ülkede de bu romanlar çok sevilmiştir."

*******************
Dicle'nin Sürgünleri (2003)
"Dicle'nin Yakarışı"nın kahramanı Dengbej Bıro, anlatmaya devam ediyor. Dur durak bilmeden, kurulan meclislerde, yakılan kandil ışığının altında etrafını saran geleceğin dengbejlerine anlattıkça anlatıyor. Bu kez Bıro, Mezopotamya'nın dışına çıkıyor. Bedirhan İsyanı'nda esir alınmış arkadaşlarıyla birlikte Anadolu topraklarını görüyor. Karadeniz'in hırçın dalgalarını, İstanbul'un hay huyunu, padişah sarayını, dönen entrikaları, yitip gidenleri, Girit'e yol almakta olan bir sürgün gemisinde hasreti, uzaklıkları, çaresizlikleri, Şam'da düşmanlıkları, aşkı, küçük mutlulukları, Bedirhan'ın hayal kırıklıklarını, bekleyişleri, sayılan yılları, hayal edilen toprakları, uzakları, yakınları anlatıyor. Peşini bırakmayan sessizliklerin sesi eşliğinde Mezopotamya ahalisinin, özellikle Kürtlerin üzerine gelmiş olan boranları, tufanları, toprağın gazabını, egemenlerin kılıçlarını, kesip biçen fermanları... Bıro'nun sesine kulak verin, aslında o, sizin hikayenizi anlatıyor.

***********************

Dicle'nin Sürgünleri / Dicle'nin Sesi 2 (Hawara Dicleye - II) (2006)
Unutulmuşların sesi, ikinci bölümde sürgünlerin, kaybedenlerin, bin yıllık topraklarından koparılıp atılan bütün kavimlerin hikayesine dönüşüyor. Herkesin barış içinde yaşadığı Mezopotamya toprakları kanla sulanıyor. Bedirhaniler yeniliyor, isyancılar her biri dünyanın başka bir kıyısına sürgün ediliyor ya da öldürülüyor. Mir, önce İstanbul'a, sonra Girit'e ve Şam'a sürgün edilimiştir ve orada yoksulluk içinde hayat mücadelesi vermektedir. Dengbêj Biro ve Esther de ardı sıra. Büyük umutlar sürgünle, göçle yeniden tarihin sayfalarına gömülüyor.

******************
Dicle'nin Yakarışı (2002)
Dicle bir çocuğun gözlerinde yansıyor. Bu çocuk, 1870'li yıllarda bugünkü Cizre'de yaşamış tarihi bir kişilik olan Kürt Beyi Mir Bedirhan'ın on altı yaşındayken tahta çıkışını da gören Bıro'dur. Çocuk Bıro, bilgi'ye aşık, sesler'e tutkundur. Yanında yöresinde duyduğu ve duymadığı bütün seslerin ardına düşer, onları ruhunda hissetmek ister. Bu isteği, onu bir sala bindirecek, Dicle'nin deli dalgalarıyla boğuşturacak, görmediği diyarlara götürecek.. Bıro böylece dengbej olur.
Dicle'nin Yakarışı sesler üzerine kurulmuş bir romandır. Unutulmuşların, unutulmuş sesleri üzerine.
Bu romanda olağanüstü bir tarihçi gezi var; bizden önceki medeniyetlerin, Babil'in, Ninova'nın, Asur'un; Medlerin ülkesinden geçiyoruz. ve kitabı okuyup bitirdiğimizde, "Biz nasıl da zengin bir kültür yatağında oturuyormuşuz da haberimiz yokmuş" duygusunu yaşıyoruz.

********************
Dicle'nin Yakarışı / Dicle'nin Sesi - 1 (Hawara Dicleye - I) (2006)
Uzun, Dicle'yle birlikte eski zamanlara, kuntlaşmış aşkların, barış içinde yaşayan çeşitli dinlerden kavimlerin diyarına götürüyor bizi. Kürtler, Yezidiler, Süryaniler, Araplar, Yahudiler, Ermeniler Türkler… Ester ve Biro'nun kırılmış, çaresiz aşkları. Mezopotamya'da, Dicle'nin kıyısında yaşayan Mir Bedirhan'ın, 16 yaşında tahta çıkışından, sürgüne gidişine, oradan da ölümüne kadar geçen zamanları sese tutkun, sözü mekan bilmiş Biro'nun kelimeleriyle ve hafızasıyla aktarıyor. Biro kelime avcısıdır. Ders alınsın diye hep anlatır. Dinleyenler de başkalarına anlatsın diye.
“Siz istediniz ben de anlatacağım. Kandili yakın ve unutulmuşların sesine kulak verin.”

*******************
Kader Kuyusu (Bira Qedere, Avesta, ) (1999)
''Mehmed Uzun' un romanını okuduğumda çok şaşırdım, bir dilin ilk romanı böylesine ustalıkla, böylesine zengin bir dille, üstelik de gelişmiş bir roman dili yaratılarak nasıl yazılmış diye. Mehmed Uzun, böyle bir dilin ilk ustasıdır.''
Yaşar Kemal
''Uzun'un öyküsüne, nar ağaçları ve bir kavalın ezgileri aşlik ediyor. Tansonville'de, uzaktan parlayan fenere bakan Proust'u düşünüyorum. Ya da kristal avizeler altında kendinden geçmiş-daha sonra ressam olacak- Patrick White'ın genç delikanlısını. Uzun da zamanı tümden yok eden bir güzellik karşısında
dersimli
dersimli
Admin

Erkek Mesaj Sayısı : 155
Yaş : 33
Nerden : tunceli
Meslek : öğrenci
Kayıt tarihi : 05/12/07

http://karmafan.forumn.biz

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz